Harap hâldeki totaliter bir ülkeden kaçarken denizin ortasında sürüklenen bir konteynere hapsolan hamile ve yalnız bir kadın hayatta kalma mücadelesi verir.
Kıran kırana rekabetin yaşandığı yatırım fonunda gerçekleşen beklenmedik bir terfi, yeni nişanlanmış genç çiftin arasındaki romantizmi öldürür ve onları ayrılığın eşiğine getirir.
Upton Sinclair’in “Petrol-Oil!” adlı romanından uyarlanan filmin konusu, 20. yüzyılın başlarında geçer. Aile çiftliği arazisinde petrol çıkartma haklarını almasıyla birlikte servetini hızla katlayan bir işadamı ile (Daniel Day-Lewis), kısa sürede gelişip kalkınan kasabanın karizmatik genç rahibinin (Paul Dano) paralel öyküsü anlatılır. Güney Kaliforniya’da petrol bulunmasının ardından ortaya çıkan tablo, daha önceki yıllardaki “Altına Hücum” olgusunun eşdeğeridir. İşadamının Amerikan Rüyası kavramının farkına varması ve Amerikan Rüyası tarafından yok edilmesiyle birlikte filmin öyküsü hırs ve inançların irdelemesine dönüşür.
Mars’a gönderilen astronotlardan Mark Watney şiddetli bir fırtına sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilir. Ancak Watney hayattadır ve kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. Elindeki sınırlı olanaklarla, zekasını ve dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal gönderir. Bilim adamları ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da kurtarma operasyonunda yer alırlar.
1933 yılında film yapımcısı Carl Denham, başrol oyuncusu güzel Ann Darrow'un da bulunduğu bir ekiple, egzotik Kafatası Adası'na gelir. Burada Ann'in güzelliğinden etkilenip ona aşık olan King Kong adlı dev bir goril ile karşılaşırlar.
Usta sinemacı Paul Thomas Anderson'ın yazıp yönettiği Licorice Pizza, 70'li yıllarda San Fernando Valley'de başarılı bir çocuk oyuncu olan lise öğrencisi Gary'nin etrafında gelişen olayları konu ediniyor. Filmin başrollerinde ilk sinema deneyimleri olan Cooper Hoffman ve Alana Haim var. Film pek çok festivalden övgüyle ayrıldı ve ödül sezonun en güçlü yapımları arasında gösteriliyor.
Hugh Glass kürkleri için hayvanları avlayan bir kuruluş için çalışan deneyimli bir tuzakçıdır. Fakat avlandıkları bölgelerde kendilerinden başka hem yerli Kızılderililer hem de Fransız birlikleri kol gezmektedir. Bir av ertesinde bir boz ayı tarafından ölümcül bir biçimde yaralanan Glass'ı, yavaşlamamak adına ekibi ölüme terk eder. Fakat bölgeyi herkesten iyi bilen avcı Glass hayata tutunur ve yavaş da olsa yaraları iyileşir. Zira yaşama tutunması için oldukça geçerli bir sebebi vardır.The Revenant 2016 Oscar Ödülleri’nde En İyi Aktör, En İyi Yönetmen ve En İyi Görüntü Yönetmeni ödüllerinin sahibi oldu.
The Old Man, yıllar önce CIA'den kaçan ve o zamandan beri şebekeden uzakta yaşayan Dan Chase'in hayatına odaklanıyor. Bir suikastçı gelip Chase'i öldürmeye çalıştığında, eski ajan geleceğini garanti altına almak için geçmişi ile uzlaşması gerektiğini fark eder. Saklanmaktan vazgeçmesinin ardından FBI Karşı İstihbarat Direktör Yardımcısı Harold Harper, karmaşık geçmişi nedeniyle onu avlaması için görevlendirilir.
The near future, a time when both hope and hardships drive humanity to look to the stars and beyond. While a mysterious phenomenon menaces to destroy life on planet Earth, astronaut Roy McBride undertakes a mission across the immensity of space and its many perils to uncover the truth about a lost expedition that decades before boldly faced emptiness and silence in search of the unknown.
Amerika’daki ekonomik buhran döneminde tetikçilik yaparak hayatını kazanan Michael Sullivan, John Rooney’nin hesabına çalışmaktadır. Fakat Rooney’nin oğlu, babasına kendisinden daha yakın olan bu adamı harcayacak türden dolaplar çevirir. Sullivan, hiç istemediği halde kendi oğlunun da olaya karışması sonucu tehlikeli bir açmaza düşer. Olayların gelişmesiyle birlikte, hem cinayet mahali fotoğrafçısı hem de suikastçı olan Maguire, Sullivan’ın peşine takılır. Sullivan, ne pahasına olursa olsun oğlunu korumak zorundadır.
Dünyanın bir numaralı kadın tenis oyuncusu Billie Jean King ile eski şampiyon Bobby Riggs arasında 1973 yılında oynanan tenis maçı tarihe “The Battle of the Sexes” olarak geçti. Bu muhteşem maç tüm zamanların en çok izlenen spor müsabakası oldu. Zamanın ruhunu yakalayıp, cinsiyet ayrımcılığı üzerine dünya çapında bir gündem yaratan bu müsabaka, aynı zamanda feminist hareketi de teşvik etti. Medyanın baskısı altında olan King ve Riggs, kort dışında çok daha kişisel ve karmaşık sorunlarla uğraşıyorlardı. Eşinin de desteğiyle kurumlara karşı eşit ödemeler için savaşan King, aynı zamanda kendi cinsiyetiyle ilgili de boğuşmalar yaşıyordu. Bu arada Riggs de mirasını ve şöhretini, eski zamanlardaki ihtişamını tekrar yaşamak için riske atıyordu. Billie ve Bobby birlikte; tenis kortlarının çok ötesine geçen ve dünyanın dört bir yanında erkeklerle kadınlar arasındaki tartışmaları canlandıran bir kültürel gösteriye hizmet ettiler.
60’lı yaşlarında olan Fern, Nevada kırsalında yaşamaktadır. Şehirdeki ekonomik çöküşten etkilenen Fern, neredeyse tüm malını kaybeder. Bu durumun ardından Fern, minibüsünü bir karavan haline getirip, modern bir göçebe olarak yola koyulur.
Edo dönemi Japonyası'nda dışlanmasına yol açanlardan intikam almaya yeminli genç bir savaşçı kendine kanlı bir yol çizer.